Ressam George Bellows’un Eserleri Metropolitan Museum of Art’da Sergileniyor

15 Kasım  2012–18 Şubat  2013

h. nazan ışık —

15 November 2012 —

Metropolitan Museum of Art’da Amerikalı ünlü ressam George Bellows’un eserlerinin sergilendiği galeriden içeri girerken galeriye değilde canlı bir boks maçına girdiğinizi sanırsınız. Tek eksik olan şey ses; seyircilerin bağırması, hakemin sesi ve de zil sesi.

Foto: © h. nazan ışık
Galerinin girişinde duvarda sergiyi tanıtan ilk görüntü.

Bir ressamın boks gibi zor ve hızlı bir sporu seyircilerin tepkileri, boksörlerin dondurulmuş hareketi, adelelerinin gerilimi, hakemin reaksiyonu gibi bütündetayları ile görebilmesi, ve bunu kağıda fotoğraf gibi aktarabilmesi nefes kesecek kadar güzel.

İçeri girince duvarda George Bellows’un 1917’de söylediği bir cümle ilişti gözüme  “Bir ressamdan talep edilen üç şey var; şeyleri görmek, onları hissetmek ve halka aktarmak”. Bu alıntı ressamın olayları nasıl belgesellediğinı anlatan en iyi açıklama idi.


Kendi Portresi, 1921. Litograf

Columbus, Ohio’da doğan ve büyüyen George Bellows (1882-1925)’un spora olan ilgisi üniversitede okurken başarılı atlet olarak başlamış.  Fakat bu arada sanata olan yeteneğinı de keşfederek 1904’de New York’ka taşınarak, New York’un yoksul mahallelerindeki günlük yaşamdan sahneleri dile getirmekle bilinen ve 20. Yüzyılın başlarında Amerika’da “gerçekci sanat hareketi” olarak tanınan Ashcan School’un lider figürü olan Robert Henri ile sanat çalışmaya başlamış.


The Cliff Dwellers, 1913.  Kağıt üzerine suluboya ve mürekkep,  karakalem, crayon ve kağıt üzerinde kazıma dokunuşlar

The Cliff Dwellers, 1913,  Bellows’un New York’un  Lower East Side’daki hayatı gene bütün detayları ile belgeleyen çalışmalarından biri.

Duvardaki başka bir alıntıda Bellows “ ….sanatcı hayatın seyircisi olmalı; saygılı, hevesli,  duygusal seyirci olmalı, ve sonra insan doğasının bütün dramaları onun aracılığıyla zihinde dalgalanır”  der.  Bence her sanatcının hatırlaması gereken bir alıntı.

42 yaşında ölen ressam ilk şöhretini kazandığı boks maçları, New York’un fakir kesimindeki hayatı belgeleyen resimlerinin yanı sıra portreler, aile resimleri, özellikle kendi ailesi, karısı ve çoçuklarının portreleri, kent manzaraları, deniz manzaraları, savaş sahneleri ile günün sosyal, siyasal ve kültürel olaylarını yağlıboya, suluboya, kara kalem, mum boyası, ve litograf gibi değişik teknikler kullanarak dile getirmiş.

100 den fazla deniz manzarası yapan Bellows bu konuya olan ilgisini <“ sonsuz bir konu” : deniz>,  diye belirtmiş.


Churn and Break, 1913.  Panel üzerine yağlıboya.

15 Kasım’da başlayan sergide ressamın tarihsel sıra ile sunulmuş 120 eseri var. New York, 1905-1908; Boksörler ve Portreler, 1907-1909; Penn İstasyonu ve Hudson Nehri, 1907-1909; İş ve Eğlence, 1910-1916; Deniz, 1911-1917; Bellows’un Süreci, 1912-1916; Savaşı , 1918; Bellow’un Süreci, 1916-1923; Aile ve Arkadaşlar, 1914-19 ve Geç Dönem Eserleri, 1920-1924.
“Stag at Sharkey’s”, 1909,  tuval üzerine yağlı boya.

“Stag at Sharkey’s”, 1909 sergiyi açarken,  Bellows’un son eseri “Dempsey and Firpo”, 1924 sergiyi kapatan tablo.  Amerikalı boksör Jack Dempsley ile Arjantinli Luis Angel Firpo arasındaki ünlü maçı gösteren bu eser Bellows’un son eseri idi.

george bellows
“Dempsey and Firpo”, 1924. Tuval üzerine yağlıboya.

Yazıyı, 335 sayfalık katoloğun 285 inci sayfasında Bellows’un ölmeden once ögrencilerine verdiği tavsiyesi ile bitirmek istiyorum. “Mümkün olan her şeyi, her yolu deneyin. Kasıtlı ve spontan olun. Düşünceli ve özenli olun. Serbest ve dürtüsel, entelektüel ve ilhamlı, sakin ve değişken mizaclı olun. Kendi olanaklarınızı öğrenin”

Ve bu tavsiye bugün nerdeyse 90 yıl sonra hala sanatla ilgilenen herkese yararlı olabilecek bir öğüt.

Sergi the Metropolitan Museum of Art’ da 18 Şubat 2013’a kadar açık

 

© h. nazan ışık

Photos © h. nazan ışık /NKENdiKEN

http://www.turkishny.com/h-nazan-ik/24-h-nazan-ik/106527-ressam-george-bellowsun-eserleri-metropolitan-museum-of-artda-sergileniyor#.UgaKCVPlWT0