h. nazan ışık—
Sept 1, 2013 —
Museum of Modern Art (MoMa)’da 23 Eylül’de bitecek bir sergi var: “Le Corbusier: An Atlas of Modern Landscapes”. Hemen insanın aklına, Le Corbusier mimar; mimarlıkla ilgili bir serginin adı neden “peyzajın, manzaranın atlası” olsun sorusu geliyor. Ziyaretci küratör mimar ve tarihci Jean-Louis Cohen sergiyi tanıtırken cevap olarak “ Le Corbusier belkide Rio’dan Moskova’ya kadar dünyayı arabayla, trenle, gemiyle, zeplinle hiç yorulmaksızın dolaşan ilk global mimardı, ve şehirlerin sorunlarını gözlemleyip, inceleyecek yeteneğe sahipti. (…) genelde O’nun mekanla ve coğrafya ile olan ilişkisi pek işlenmemişti. Tabii en önemli diğer unsur da manzara idi. Daha 15 yaşındayken peyzaja önem verdi, inceledi. Gördüklerini resimle, çizimle, yazıyla, fotoğrafla, filmle belgeledi. Ben bu açıdan yaklaşmak istedim sergiye ve “peyzajın, manzaranın atlası” adı uygundu” dedi.
Le Corbusier 1887’de İsviçre’de Charles- Édouard Jeanneret adı ile doğar. Mimarlığa başlamadan önce daha çok gençken Jura Dağları’nda peyzajı keşfederek gördüklerini kağıt üstüne aktarır. Ilk mentor’u ressam, mimar Charles L’Eplattenier’den cizmeği ve mimarlığı öğrenir, ve 20 yaşında ilk evini inşa eder. Paris’e giderek Augusto Perret mimarlık atölyesinde çalışmaya başlar. Betonarme kullanımının öncülerinden olan Perret, Jeanneret’in ikinci mentoru olur. Daha sonra Almanya’da kent planlamasını çalışır.
1911 de “Doğuya Yolculuk” seyehatine başlar ve Balkanlar, İstanbul ve Yunanistan’a gider.
Cami duvarının tahta evle manzarası, İstanbul 1911
12.5×20 cm kağıt üzerine suluboya, mürekkep ve kalem
Foundation Le Corbusier, Paris, FLC
Sergiyle aynı ismi taşıyan katalogda Balkanlardan Edirne’ye girerken cumbalı, kafesli pencereli evlerin dışarıyla olan bağlantısını, kendisine yazmağı öğreten arkadaşı, üçüncu mentoru yazar William Ritter’e yazdığı mektupta Jeanneret “Bursa’daki Türk evlerinin iç avluları çiçeklerle çevrilmış, ve avlunun bir kısmıda çardakla kaplanmış. …..bu bahçenin çok önemli bir yerini oluşturmuş. Bu daha çok yaz odası gibi” diye belirtmiş.
Sonra Istanbul’a gelerek camileri, içindeki boşluğu, mekanı inceler. Yunanıstan’da Pathenon’un sütunlarını inceler.
Boğaziçi’nde botlar 1911
23.2×29 cm kağıt üzerine suluboya, mürekkep ve kalem
Foundation Le Corbusier, Paris, FLC 1939
“Le Voyage d’Orient” kitabında “ Benim cizim defterimde ne zaman Istanbul’la ilgili bir resim görsem kalbimi ısıtıyor” der.
1917’de Paris’e yerleşen Jeanneret, sanatcı Amédée Ozenfant ile tanışır, ve resim yapmağı öğrenir. Beraber Aprés le Cubisme (Kübizimden sonra) i yayınlıyarak, günlük eşyaların sade geometrik formuna dayanan Purism’in manifestosunu tanıtırlar.
1920’de Jeanneret Le Corbusier adını alır.
Le Corbusier sadece mimar değil, ressam, yazar, yayıncı, fotoğrafcı, amatör film yapımcı, sanatçı, gezmen, gözlemci, şehir planlayıcısı, mobilya tasarımcısı, iç mimar, bahçe tasarımcısı idi. Ve ilk kez şehir ile peyzaj terimlerini biraraya getirerek “kent peyzaj mimarisi” terimini kullanarak şehirler için yepyeni bir peyzaj projesi önerir. Paris de bunlardan biridir, ama proje kabul edilmez.
Le Corbusier “dışarısı herzaman içerisidir” diyerek evin sadece üstüne kurulduğu mekan ve etrafındaki bahçelerle değil, uzaktaki manzara ve ufuklada olan ilişkisine inanarak çatının düz olmasını , dolayısıyla çatı terasını ve evi yataysal şerit gibi saracak pencereler ile gözün ve kafanın uzak mesafedeki manzarayi daha iyi kavrayacağını öne sürer. Bu iki –şerit pencere ve çatı terası- dışında evin sütünlar üzerine oturtulmasının giriş katının garaj ve bahçe olarak kullanılabileceğini veya ınsanların altından geçebileceği bir açıklık olabileceğini , evin ıç duvarlarının ince ve kaydırılabilir olmasinın ise evin içinde büyük, açık bir mekan sağlanabileceğini , evin dışının da sade, süsten uzak kutu gibi olmasını önererek ‘Le Corbusier’in 5 noktası’ teorisini getirir.
Paris’in dışında 1928-31 ‘de inşa ettiği Villa Savoye bu sütünler üstünde inşa, kutu gibi ve sade görünüş, şerit gibi pencereler, açık geniş¨mekanlı iç kısım ve çatı terası ile ‘5 önemli unsur’ a en iyi örnek olan binalardan birisi.
Paris dışında Villa Savoye’nin maketi 1928-31
Kredit: 2013 Artists Rights Society (ARS), New York / ADAGP, Paris / FLC
Sergideki bir videyoda Amerika’da sehir planlaması ve kent peyzaj mimarisi hakkında verdiği konferansta insanların en çok üç şeye ihtiyacı olduğunu ve bunların güneş ışığı, açık mekan ve agaç olduğunu söyleyerek binaların kuzeye yönelik olmamasını öneriyor. Önce güneş çizerek başlıyor, açık alana yüzme havuzu, tennis kortu, bahçe ve ağaçlar çizip sonra sütünlarin üzerine binaları koyuyor,. Binalarin altında gajaj ve insanların yürüyebileceği yollar…”İşte bu kadar, %12 si binalar ve % 88 i yeşillik ve açıklık” diyor.
Bir sürü proje vermesine rağmen tamamladığı iki tane büyük bina var: 1945-52 yıllarında tamamladığı Marseille’de Unité d’Habitation ve 1950 yılında Hindistan’da Chandigarh’da yeni bir şehir.
Foto: h. nazan ışık
Sergiden bir görünüş. Öndeki beyaz maket Chandigahr projesinden roof parçası . Arkada sol üst köşedeki videyoda Le Corbusier bir röportaj sırasında.
Diğer meşhur insaatı ise Chapelle Notre Dame-du-Haut, Ronchamp 1950-55.
Bu 1928-31’de yaptığı Villa Savoye’de ileri sürdüğü ‘5 önemli unsur’ dan çok farklı. Düz çatıdan ve kutu gibi olmaktan uzak bina ile sanki geçen 20-25 sene içinde Le Corbusier, Le Corbusierism’den kendisi uzaklaşmış gibi.
“Sağlığı sırasında verdiği projelerin çoğu geri çevrilmişti. Öldükten sonramı daha meşhur oldu?” sorusuna küratör Jean-Louis Cohen “ Herkesi, arkadaşlarını, mentörlerini, yani herkesi kızdırmıştı. Ilk hocası L’Eplattenier’den öğreneceğini öğrendikten sonra ayrılmıştı, ikinci üstadı Perret’le de aynı durum, üçünçü mentoru Ritter’de farklı değil, ondan yazmağı öğrendi ve kendi yazıları basılmağa başlar başlamaz o’nuda bırakdı, dördünçü öğretmeni Ozenfant’tan ressam olmağı öğrendi ve 1925’de artık ihtiyacı kalmayınca Ozenfard’ı da bırakır. Yani herkesi kızdırdı” dedi. Ve devam etti “ O’nun günlük programını herkes biliyordu. Sabahları yazmak, öğlenden sonra resim yapmak, ofise uğramak , ne kadar iş yapıldığını kontrol etmek, şikayet etmek, herkese bağımak, ve akşam arkadaşlarıyla içmek”
1965’de ölen Le Corbusier 400 proje önerdi ve ancak 75 bina yaptı 12 ülkede, ve 400 tablo, 40 kıtap, yüzlerce makale bıraktı arkada.
Le Corbusier’rin bir yerde hayatını, tablolarını, sulu boya resimlerini, yazılarından örnekleri, fotoğraflarını, mobilya tasarımlarından örnekleri, önemli mimari projelerinden çoğunu, tasarladığı projelerin çizimlerini, bazı maketlerini, filmlerini, verdiği mülakatı sergileyen şov kesinlikle görülmesi gereken sergilerden biri ve 23 Eylüle kadar açık.
Photos © h. nazan ışık / NKENdiKEN.com
© h. nazan ışık
Le Courbisier sergisi gercekten gorulmeli. Show Courbesier’n teori ve partigini cok etrafli sekilde gostermede. Ozellikle Chandigarh kilisesi projesiyle onun nasil kendi kendini negate ettigini, vede modernizmden kopusunu , elestirilmesinide cok guzel belgeliyor.
Nazan Isik sergiyi o kadar guzel anlatmiski, tekrar gormus gibi oldum.
Elinize saglik.
Dr. S. Yaz
Great review!
Thank you.