Nilay Karaelmas —
8 November 2013—
Artık, uzunca bir süredir New York’ta yaşamıyorum ama orda olan biten her şey hala beni çok heyecanlandırıyor.
Kasım ayının 5’inde New York Belediye Başkanlığına 20 yıl sonra ilk kez bir Demokrat’ın seçildiğini okuduğumda, konuyla ilgili bir çok yazıyı taramaya başladım ve bilgileri öğrendikçe açlığım iyice arttı.
Ne tuhaf, New York’un yeni seçilen Belediye Başkanı 52 yaşındaki Bill de Blasio, adeta New York’a benziyordu. Kozmopolitti ve parçalanmış bir aileden geliyordu. Alman asıllı (annesini terk etmiş ve sonra kanser olduğunu öğrenince intihar etmiş) bir baba ve İtalyan asıllı bir annenin oğluydu. Eşi Chirlane siyahtı ve kendisinden 7 yaş büyüktü. Aktivist ve şairdi. Üstelik De Blasio ile 1994’te evleninceye kadar da cinsel tercihini lesbiyen olarak belirlemişti. Oğlu Dante, üniversiteye giden siyah bir sporcuydu, ve kızı Chiara’da ağabeyi gibi siyahtı. Yaşadıkları yer ise New York’un ünlü Manhattan bölgesi değil daha mütevazi, Brooklyn’deki Park Slope semptiydi. Nitekim, 5 Kasım’da seçimleri kazanınca zaferini de şık bir Manhattan oteli yerine Brooklyn’de siyah tuğlalı bir sosyal yardım kulubünde kutlamıştı.
Bill de Blasio, İstanbul Gezi olayları gibi geçen yıllarda New York’ta kendiliğinden gelişen ve daha sonra bütün ülkeye yayılan OCCUPY WALL STREET protesto eylemlerinde eşiyle birlikte aktif olarak yer almıştı.
New York’a 20 yıl sonra seçilen ilk Demokrat Belediye Başkanı Bill de Blasio kamu hukukçusuydu, 1991 yılından itibaren New York’ta Demokrat Belediye Başkanı David Dinkins‘ın metin yazarı olarak çalışmıştı. ABD Başkanı Bill Clinton döneminde New York’ta Çevre Düzenlemesi Dairesinde kamu hukukçusu olarak görev almıştı. Hillary Clinton’un New York senatörü seçildiği 2001 yılında da kampanyada aktif olarak çalışmıştı.
Bu son seçimleri silme diyebileceğimiz çoğunlukla oyların yüzde 73’ünü alarak kazandı.
Seçim kampanyasını New York’taki eşitsizliğe dayandırdı. Charles Dickens’ın ünlü romanı “İki Şehrin Hikayesi” sloganını kullandı. New York’ta zenginlerle fakirler arasındaki uçurumu vurguladı. Bill de Blasio çalışan kesimin, işçi sınıfının ve sendikaların yanında yer alıyor. New York basını onu “ halk adamı “ olarak tanımlıyor.
Sağcı basın ise , Wall Street’i kamulaştıracak ya da Times meydanındaki Disney kurumunu ordan atacak gibi yalan haberler üreterek şehrin zengin sakinlerini şimdiden kaygılandırıyor. Bunların hiç biri doğru değil.
Ama, Bill De Blasio’nun en büyük amacı orantısız biçimde zenginlerin lehine gelişen gelir dağılımından dar gelirlinin de eşit biçimde yararlanmasını sağlamak.
Bazı gözlemciler De Blasio’nun, halkçı politikasının Amerikan solunun ülke çapına yayılabileceğinden söz ediyorlar.
Ünlü “New York, New York” şarkısındaki gibi olabilir belki de: “ If I can make it there, I’ll make it anywhere…..” ( Orada yapabilirsem her yerde yapabilirim..)
© Nilay Karaelmas
© NKENdiKEN.com
Vallahi BIZ burada yasamamiza ragmen, secimlere katilmamiza ragmen bu yeni Belediye Baskanimizi bizden daha iyi degerlendirmissin! Bravo. Demokrat Parti aktivist-sol kanadindan bir ile e kisi olsa gerek. Eline saglik.
Washington merkezli Good Morning Turkey sitesine post ettim.