h. nazan ışık—
26 October 2015—
Son oy verme günüydü. New York Başkonsolosluğu’nun önünden geçerken uzun beyaz elbise içinde bir gençkız gördüm. Dikkatimi çekti hemen.
Aylin Ryan beyaz uzun elbise ile kendi nişan töreninden gelmiş.
Ve son günü son dakikasına kadar resimlerle belgelemeğe karar verdim.
Amerika’da yaşayan Türkler oylarını 17 Ekim 2015 – 25 Ekim 2015 tarihleri arasında kullandılar . Ve bütün Amerika kıtasında sadece 6 Başkonsoluk’ta seçim sandıkları vardı. O şehirlerde yaşamayanlar, bazıları kısa, bazıları uzun yoldan gelmek durumundaydılar. New York Başkonsolosluğu’ndan öğrendiğim kadarıyla bazı günlerde, bazı yerlerden oy vermek isteyenler otobüslerle gelmişler, uzun kuyruklar olmuş.
Seçim sandıklarının yerini gösteren işaretler New York Başkonsolosluğu’nun bulunduğu sokağın başından itibaren yerleştirilmişti. Binanın önünde seçim görevlileri oy kullanmağa gelen halkı yönlendiriyor ve sorularını cevaplıyorlardı.
Ben uzun kuyruğa denk gelmedim, ama tanıştıklarımın hepsinin ilginç hikayesi vardı paylaşmağa değer.
(Soldan sağa) Ekim Kılıç, Kerem Ürman, Hazal Hürman, Deniz Kahraman, Emre Sahin, Nouha Saeed (arkadaslarina eşlik etmek için oradaydı), ve Aybike Tan Binghamton Universitesinde öğrencıler. Okulları New York eyaletine bağlı olup New York şehrine dört saatlik mesafede bir universite. Oy kullanmağa otobüsle gelmişler.
Ben kendileri ile akşam 19:00 cıvarında tanıştım. “Ucuz bir otel bulabilir miyiz?” diye sordular. “ Hımm, New York’un göbeğinde ucuz bir otel!!! Bilmiyorum. New York hiç uyumaz, tadını çıkarın, ilk otobüsle dönün Binghamton’a. Ben sizin yerinizde olsan öğle yapardım.” dedim.
“Dört saatlık yoldan geldiniz. Seçimlerin sonucundan ne umuyorsunuz?” sordum.
“ Oh! En hayırlısını. Hayırlısı olsun!!” diye cevapladılar.
Telefon numaralarımızı verdik birbirimize. Ayrıldık.
Ertesi gün aradım. Önce gitmişler yemek yemişler, sonra biletlerini almışlar sabah 5:00 ‘e. Bilmiyorum o ilk otobüsmüydü, yoksa biraz daha NY’da kalmak mı istediler. Eğlenmeğe devam: Bir yere gitmişler bira içmeğe, sonra da Times Square’e -hakikaten hiç uyumayan bir yer NY’da . Gece 01:00 de meydan, aksam üstü 17:00, 18:00 gibi kalabalık-. Eh, yorulunca garaja gidip orada oturmuşlar, uyuklamışlar. Sabah 5:00 de 4 saatlik yollarına devam etmişler. “Biraz yorulduk, ama çok iyi vakit geçirdik” dediler.
Nişan töreninden gelenlerin hepsi beyaz giysiler içindeydiler. Önde Melissa Ryan (nisanlananın kız kardesi) Ayşe Gül Ryan (anne) ve Aylin Ryan uzun beyaz nisan elbisesi içinde oy vermeğe giderken.
“Nereden geliyorsunuz, neden hepiniz beyazlar içinde” diye sordum.
Ayşe Gül Hanım “ Kızım’ın nişan töreninden geliyoruz. Herkes beyaz giysin diye karar verilmişti. Onun için Ekim ayının son günlerinde beyazlar içindeyiz “ dedi gülerek.
“Yanınızda hiç erkek yok!” dedim, soru gibi.
“Damat ve ailesi Ingiliz, onları otele bıraktık. Benim eşim de Irlanda’lı, orada arabada bekliyor.” dedi.
“Seçim sonuçlarından umudunuz ne” sordum gene.
“ Hayırlısı!” dediler hep beraber.
Çıktılar yukarı, bir süre sonra Ayşe Gül Hanım acele ile geri geldi. “Kaydım var ama, hüviyetim yok. Hemen resim çektireceğiz ve hüviyet kartı alıp oy kullanacağım” dedi ve hızla ayrıldı.
Oradaki seçim görevlisinden öğrendimki son iki gün oy verme 19:00 yerine 21:00’e kadar uzatılmış. Ve de bu tür sorunları çözümlemek için Başkonsolosluk’ da 21:00 e kadar açıkmış.
“Bu hanım ilk değil bu probleme sahip olan” dedi seçim görevlisi.
(Solda) Eyüp Ulu ve ailesi, Zafer Hastekin ve ailesi New Jersey’den gelmişler oy kullanmağa.
New York ‘ta park yeri bulmak çok zor. Zafer Hastekin arabasını Başkonsolosluğunun önüne park etmiş kısa süre için. Oy kullanmışlar, aşağıda resim çekilirken, tam önlerinde trafik polisinin trafik cezası yazdığını farkettiler. Zafer Bey hemen koştu, ama çok geçti. Polis cezayı verdi, ve bileti cama koydu bile.
Gittim yanlarına, üzüldüğümü belirtmek için. “Ah, olan oldu!” dediler. Bileti gene cama koyarak “ Nasıl olsa cezayı aldık, hazır buradayken hadi şu iki sokak alttaki “ Güllüoğlu” na gidip birşeyler yiyelim” dediler.
“Sonuçlardan umudunuz ne?” aynı soruyu onlara da sordum.
“Hayırlısı” dediler, ve gülerek Güllüoğlu’na doğru yürüdüler. Ben de ayrıldım.
Akşam 20:00 cıvarında en son geleni belgeleyebilmek için geri geldim. Insanlar hâlâ geliyorlardı. Hiç şans almamak için her gelenin resmini çekiyordum. Saat 20:58, yani 2 dakika var kapıları kilitlemeğe. Elinde pasaportunu tutan , altın renkli parlak pantolonlu biri girdi kapıdan, görevliler hemen yukarı seçim sandıklarının olduğu yere yolladılar beyi.
Ve kapılar kilitlendi.
Halûk Akakçe Başkonsolosluğa kapılar kilitlenmeden 2 dakika önce son gelen oy verendi..
Oyunu kullandıktan sonra, ayrılmadan yakaladım “Neden bu kadar geç?” sordum. “Zaten geç doğmuşum” dedi.
“ Altın rengi, pullu pantolonunuzun hikayesi ne? sordum gene.
“Oh, bir sanat severin “ Gustav Klimt” temasında verdiği, gece 12:00’de başlayan, bütün gun süren bir partiden geliyorum. Herkes ya Klimt’in kullandığı renklerde ya da o’nun eserlerindeki karakterler gibi giyinmişlerdi. Üstümü değiştirdim ama pantolon kaldı. Geç kalmak istemedim” dedi. Sonra cep telefonu ile partide çektiği resimleri ve kendi kiyafetinin tamamını gösterdi.
“ Koşa koşa son dakikada yetiştiniz oy vermeğe. Umudunuz ne?
Gülümsedi: “En hayırlısı!” dedi.
En son oy kullanan o sanıyordum. Sonra içeri girdim, öğrendimki seçim görevlileri beklemişler son oyu vermek için.
İkisininde zarfı yarı yarıya sandığın içinde, iki komisyon üyeleri son oyu kullanan olmak için tartışıyor.
Oylar atıldı, sandıklar açıldı. Komisyon üyeleri zarfları Türkiye’ye yollayıp orada açılması ve sayılması için kilitlemeğe hazırlıyorlar.
Konsolosluğun verdiği sayılara göre. Bu sene New York Başkonsolosluğunda toplam 10,095 oy kullanılmış. Geçen seçimlerde bu sayı 7,167 idi.
© h. nazan ışık
Fotolar © h. nazan ışık